Gerçek olmayan enflasyonun ve verilerin gölgesinde, gelirine artış yansıtılan vatandaş gün geçtikçe geçim derdinin altında eziliyor. Bundan da kötüsü problem tek başına geçinememek olsa iyi, bir de üzerine dağ gibi birikmiş borçlar var.
Genellikle TV programlarında ekonomi konuşurken karşımıza hep bir soru çıkıyor: Diyorlar ki: Peki şimdi vatandaş ne yapmalı? Öncelikle bundan 3-4 sene öncesinin yanıtıyla bugünün cevabı farklı.
Pandemi öncesinde 2019’da bu soruya verdiğimiz yanıt neydi? Gereksiz tüketimden uzak durmalarını, öncelikler sıralaması yapmalarını ve mutlaka bütçeleri çerçevesinde harcamaları önceliklendirmelerini söylerdik.
Şüphesiz ki bugün için de bu kaideler geçerli. Fakat pandemiyle başlayan giderler karşısında geliri kesilip yalnız bırakılma, ardından borç teklif edilerek batışa batış eklenmesi ve üzerine gelen sahte makaslı enflasyon nedeniyle gelirini güdükleştirme süreci, buna mukabil zamlarla giderlerinin artması durumu büyük ölçüde değiştirdi.
Bu gerçeği okumazsanız, Bakan Şimşek ya da Merkez Bankası Başkanı Erkan gibi talep enflasyonundan bahsedersiniz. Öyle bir ortamdayız ve öylesine sahte rakamların içinde kendimizi kandırıyoruz ki, salt üretici enflasyonundan bile bahsedemezsiniz. Çünkü onların da kaybolmuş ve fiyatlara yansımamış yüzde 70 enflasyon farkı bulunuyor ve tüketicisinden üreticisine kimse ekonomisini döndüremiyor.
Herkes şunu kabul etmeli ki geldiğimiz noktada vatandaşın da üreticinin yapabileceği hiç bir şey kalmadı. Sadece üreticinin üretim süreçlerini verimli hale getirme hamlesi yapması gibi bazı işler var. Ama onlar da kaynak istediğinden problemli bir hal almış vaziyette.
Fakat tekrar tüketiciye, yani emekliye, çalışana, öğrenciye, işsize dönersek yapabileceği hiç bir şey kalmadı. Yani artık kamu maliyetlerini, bütçe açığını, yanlış ekonomi politikalarının faturasını onlara yükleyemezsiniz. Zira ödeyebilecek durumu yok.
Yapılacak tek şey bu geniş kesimlerin rahatlatılması, rahatlatılırken, özellikle çalışanların yükünün, zaten direnci kalmamış bir diğer kesim olan işverene yüklenilmemesidir. Özetle kamu, pandemi sürecinde yalnız bıraktığı ve tüm dünya fatura öderken, faturadan kaçındığı sürecin bedelini daha ağır bir biçimde bugün üstlenecek.
Kimsenin borçları nedeniyle üzerine gitmeyecek, kendi giderlerini azaltacak, giderlere de vatandaşa olan harcamalarından değil, kendi verimsizliğinden kaynaklanan işlerden başlayacak, israfı, kaçağı önleyecek bir metot tartışmayla başlayacağı bir süreçteyiz. Çünkü açlık sınırının altında yaşayan nüfusunuzun bu işin içinden tek başına çıkma olanağı kalmadı.
Kamu bunları yaparken, vatandaşın yapabilecekleri yok mu? Herkeste bir işin içinden çıkamama hissi var ve psikolojisi tamamen bozulmuş bir hal içinde. Öncelikle silkelenin. Zira bu durum ağırlıklı olarak sizden kaynaklanan bir sorun değil.
Ardından bankalardan kurtulacak öncelikler belirleyin. Ne yapıp edip, banka borçlarını yapılandırın ve ödenebilecek tutarlarla yeniden borçlanmadan kapatın. Bankalardan kurtulmazsanız, diğerlerini halledemezsiniz.
Tüm bunları yaparken de zorlu süreçte asla psikolojinizin bozulmasına, aile birliğinizin dağılmasına izin vermeyin. Şunu asla unutmayın ki, ortadaki enkaz yüzdesel olarak sizin hatalarınızdan değil, yöneticilerinizin hatalarından kaynaklanıyor. Siz işin içinden çıkmaya bakın. Bunun bir adım ötesinde ise yapabileceğiniz bir şey yok. Orada yükün kime düştüğünü açıkça söyledim.
[email protected]