Halkın ekonomisinin ne halde olduğu konusu sanırım hepimizin malumu... Zira hepimiz bu şartlarda yaşıyor, artan yaşam maliyetlerine yetişmeye çalışırken, daha önce yine mecburiyetten yaptığımız borçları döndürmenin uğraşısını veriyoruz.
Mecburiyetten diyorum zira söylendiği gibi kimse bu borçları gece kulüplerinde yiyerek yapmadı. Tüm araştırmalar gösteriyor ki, yemeye, içmeye, barınmaya ve ulaştırmaya harcadığımız para kullandığımız kredinin yüzde 80’ini oluşturuyor.
Dikkatinizi çekerim ki anayasal haklarımıza ulaşmak için batmışız ve batmaya da devam ediyoruz. Çünkü bugünlerde sokağın tersine tek haneli enflasyona doğru koştuğumuz söylense de, bu rakama istatistiksel olarak ulaşılsa bile bunun etkisi gelirimizin azalmasından, geçim gücümüzün biraz daha çökmesinden başka bir işe yaramayacak.
Zira TÜİK’in son hane halkı araştırması ortaya koyuyor ki bu anayasal haklarımız konusunda harcamalarımız artmaya devam ediyor. Gelirimizin yüzde 24’ü konut ve kiraya, yüzde 20,3’ü gıda ve alkolsüz içeceklere, yüzde 18’i ulaştırmaya gitti. Yani elimize geçen her 10 TL’nin neredeyse 6 TL’sini buraya harcıyoruz.
Bu harcamalar ise keyfe keder olmadığı gibi, kaçınılmaz giderler. Ayrıca borçlanma yapımızın da bunların üzerinden gerçekleştiğini düşününseniz, bir tarafta vatandaşın neden kıvrandığını, diğer tarafta da piyasaların neden tıkandığını anlarsınız.
Daha önemlisi ne biliyor musunuz? Alım gücümüz azalırken, bu kalemlerin gelir üzerindeki baskısının artması... Yani gelirimiz görece düşerken, yaşam maliyetlerimiz hızla yükselmeye devam ediyor.
Bu fotoğraf sadece 2018 yılı için geçerli... 2019 ile birlikte nasıl bir tahribat içerisinde olduğumuzu bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki, insanlar geçinemediği gibi, bunu finanse edecek kaynaklara da daha zor ulaşıyorlar.
Daha kötüsü eğer çakma bir enflasyon verisiyle tek hane yakalanır ve 2020 için insanlara bunun üzerinden zam verilmeye kalkılırsa, işte o zaman iş tamamen içinden çıkılmaz bir hal alır.
Ne borçlar ödenebilir ne de insanlar geçinmelerini sağlayabilir. Yani bir anlamda sınırlarda yaşayan bir vatandaş gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu sütten sonra tüm alacak verecek zincirlerinin kırılmaması, insanların insan gibi anayasal haklarına kavuşması için ders çalışmak, gerçek olmayan enflasyon rakamları üzerinden gelecek zamlara da mahkum edilmemesini sağlamak zorundayız.
Yoksa, film çok erken biter. Geçinemeyen insan sadece durur ve bakar. Bu aşamada da sadece onlar batmaz. Bu insanlara hizmet ve mal sunanlardan, onlara kredi verenlere kadar herkes zincirleme bir etkiyle batar. Şimdiden önlem alınmalı. Aksi takdirde de ‘ne oldu da ekonomi battı’ diye birbirinize sormayın.
[email protected]