80’li yılları hatırlayın... Büyük bir vergi atağı başlamıştı. Hatta satış fişi alma konusunda reklam filmleri düzenlenmişti. ‘Önce alışveriş sonra fiş’ diyorlardı; ‘KDV’si içinde, satış fişi cebimde’ diye bilinçlendirmeye çalışıyorlardı.
Hatta bu konuda vergi iadesi teşviği bile uygulandı. İnsanlar topladıkları fişin bir bölümünü geri aldılar. Peki tüm bunları yaparken bize anlatılan gerçek neydi? Biz fişleri toplayacaktık; vergiler çoğalacaktı. Bizler de vergilerimizi ödeyecektik ve bize yol, su, elektrik olarak geri dönecekti.
Peki geldiğimiz nokta ne? Suyu pahalı tüketiyor, bununla da yetinmiyor iki katı kadar listedeki detaylarını bile bilmediğimiz bedelleri ekstradan ödüyoruz.
Elektrik faturalarında da durum aynı değil. Hatta bunların yatırım yapabilmesi adına ekstradan üste para verdiğimiz gibi, lütfedip gelerek sayaçlarımızı okumaları için de ceplerine para koyuyoruz.
Yol dediğiniz zaten başlı başına bir alem. Önce yol yapmaları için vergi ödüyor; sonra yapılan yoldan geçmek için para veriyor; son dönemde geçmediğimiz yol için de para ödeme aşamasına geçerek kendimizi aşıyoruz.
Bitmedi; köprü de yapıyorlar ya; öyle istediğiniz köprüden geçme şansınız yok. Yanlış köprüden geçerseniz sizi tespit ediyorlar; bir sene sonra faiziyle evinize ceza yolluyorlar. Hatta diğer iki köprüden geçmeyin, yenisinden geçin diye bir de kanuni düzenleme yapıyorlar.
Ne güzel dünya değil mi? Siz asgari ücreti tartışacak oluyorsunuz, en kötü çocuk haline geliyorsunuz. Geçinemediğinizi söylediğinizde provokatör, iş bulamadığınızı dile getirdiğinizde ‘gözünü toprak doyursun’ tadında kibar hitaplara maruz kalıyorsunuz.
Günün sonunda kullan kullanma elektrikte, su, yol hepsine hepsine para öderken, yenilerinin yapılması için de yeniden vergi ödüyorsunuz. Son değerleme bakılırsa, vatandaşı olduğunuzu kanıtlamak için aldığınız pasaporta, alın diye kampanyalar düzenlenen evi aldığınızda tapuya, kanuna uygun olsun diye devlet onayı almak için notere gittiğinizde noter masrafına yüzde 23,73 oranında fazla para ödeyeceksiniz.
Bu Türkiye’de enflasyonun en az bu kadar olduğu anlamına gelir. Ayrıca taban orandır ve üzeri de uygulanabilir. Fakat siz zam istediğinizde sizi enflasyonla mücadeleye çağıracaklar. Kumarhanede rulet oynar gibiyiz; kasa hep kazanıyor.
Peki tüm bu mal ve hizmetler kapınıza gelirken, devletin kasasına parayı kim koyuyor? Maliye’nin kayıtlarına göre elde edilen vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin oranı yüzde 80... Yani vergi rekortmeni olarak hem itiraz hakkınız yok, hem kendi cebinizden yaptığınızı kullanmak için para ödüyorsunuz, hem de adam yerine konulmuyorsunuz.
Sizce bu işin tamamında bir gariplik yok mu? Bize ‘ödediğiniz vergiler yol, su, elektrik olarak geri dönecek’ diye meseleyi anlatırken, bunlardan bahsetmemişlerdi.
[email protected]