Eskilerin çok sevdiğim bir sözü vardır. Zarfa değil, mazrufa bak derler… Yani bir şeyin verdiği görüntünün değil, içeriğinin esas olduğunu, onun değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koyan önemli bir nasihattır.
Ne yazık ki bu unutulduğu gibi, şu an Türkiye bir zarf cenneti haline dönüştürülmüş vaziyette. İçeriği tamamen boş gündemler mi ararsınız, içerikten yoksun başlıklar mı; hepsi var. Hele ki ekonomi başlığına gelirsek, orası içi boş zarftan geçilmiyor.
Bir rakam tutkusu içerisinde gerçek olan ne varsa yok sayılıyor. Daha kötüsü zarfı süsleyeceğiz diye, rakamlarla bile oynar hale gelindi. Buna yönelik gerekçeler yaratılıp, sonra da o gerekçelere inanılması isteniyor.
Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun son açıklamaları da bunun bir örneği. Açıklanan enflasyonda tüketicide gıda, üreticide enerji maliyetleri ilk sırayı alırken, bunları yok sayıp, çekirdek enflasyon üzerinden faiz hamlesi yaptığını biliyoruz.
Fakat kaderin cilvesine bakın ki, son açıklanan enflasyon verisinde çekirdek enflasyon da yükseldi. Durum bu kadar netken, Merkez Bankası Başkanı yaptığı açıklamada, çekirdek enflasyonda yavaşlama eğilimi gördüklerini söyledi.
Öncelikle düşen değil, yavaşlayandan bahsediyor. Buna rağmen faiz düşürme ısrarının yerine getiricisi olarak bunu bir bahane yapacağını çok net görüyoruz. Sonrasında düşürdüğünden fazla faiz yükseltmek mevcut Başkan’a mı nasip olur, onu da bilmiyoruz.
Bunu neden söylüyorum? Bir tartışma da bunun üzerinden başladı. Reuters, Merkez Bankası Başkanı hakkında rahatsızlıklar olduğunu aktaran bir haber yayınladı. Ardından İletişim Daire Başkanlığı bunun gerçeği yansıtmadığına dair bir açıklama yaptı.
Peki bu ekonomiyi nasıl etkiler? Bence etkilemez. Çünkü bir Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınmasıyla ilgili ortaya çıkacak riskin çoktan anlamını yitirdiğini düşünüyorum. Siz 20 ay içinde dört başkan değiştirir ve görevden alma gerekçenizi de ‘söz dinlemezlik’ olarak nitelendirdiyseniz, bir yenisi daha risk teşkil etmez.
Zira mevcut Başkan’ın da talepler doğrultusunda hareket ettiği görülüyor. Hatta ekonominin rasyonel gerçeklerini zorlayarak, bu eğilimi devam ettirme niyeti de sözlerinden anlaşılıyor. Buradan çıkan risk, Başkan ile ilgili olmaz.
Problem yaratacak konu, ekonominin rasyonellikten uzak, ekonominin ihtiyaçlarına göre değil, siyasetin ihtiyaçlarına göre ciddiyetsiz yönetilmesidir. Bu hususta da zaten herkesin iyi kötü bir fikri var. Tek fark yönetime olan güvenin biraz daha yıpranmasıdır.
Tümünü ve her bir tartışmayı tek tek masaya yatırırsak göreceğimiz ne? Bir zarf süsleme çalışması… Vatandaşın yaşadığı, reel sektörün açmazları, artan işsizlik, şiddetlenen geçim kaygısı, düşen alım gücü ve gelen zamlar gibi konularda hiç kimse mazrufa bakmıyor.
Niye? Dedim ya, dert ekonominin değil, siyasetin ihtiyaçları. Rakamlara takılmış zarf tutkusunun da gerçek sebebi bu.
[email protected]