Kasada paralar suyunu çekince Hazine sağa sola saldırmaya başladı. Son olarak yeni bir düzenlemenin kapıda olduğu medyaya yansıdı. Buna göre zenginden daha fazla para alma gündeme geldi. Böyle bir tasarı hazırlanıyor.
Ne kadar gönlü hoş eden bir yaklaşım değil mi? Günlerce reklamını yapsanız, tadından yenmez. Ama işin aslı öyle değil. Öncelikle daha çok para kazanandan değil, daha çok gelir elde edenden almanız tartışılabilir.
Gelir ile kazanç arasında çok temel bir çizgi vardır. Biri cirodan, diğeri net kazançtan alınır. Bu doğru mudur, yanlış mıdır ayrı bir tartışma konusu. Çünkü bunu yapabiliyor olmanız için, sizin de gerçekten elinizdeki parayı kamu olarak verimli kullanıyor olmanız gerekir.
90’lı yıllardaki okul yaptırma furyasını hatırlıyorum. O dönem sorduğumuz işadamlarının yanıtı şu oluyordu: “Bari paranın nereye gittiğini biliyorum.” Yani parayı harcama konusunda insanlara güven vermezseniz, daha çok para da talep edemezsiniz.
Ayrıca bunun da ek formülleri bulunabilir. Mesela haraç toplar gibi fazla para istemek yerine, istihdamı, üretimi, teknolojiyi teşvik edecek metotlar da bulabilirsiniz. Elbette bu ekonomiden ne anladığınızla doğru orantılı bir durum.
Yurtdışından gelen sıcak paraya güvenerek yıllarca bu ülkenin insanlarını borca batıranların, bu tip bir açılım yapmasını beklemek biraz iyiniyetli bir yaklaşım olur. Öyle ya da böyle günün sonunda çok parası olandan çok para alınacak bir sisteme hazırlanılıyor.
Tasarının medyaya yansıyan bölümüne göre yıllık 1 milyon TL’den fazla kazananların vergi oranı yüzde 35’ten yüzde 45’e yükseltilirken, yıllık 500 bin TL ile 1 milyon TL para kazananlardan da yüzde 40 vergi alınması hedefleniyor.
Şimdi parası çok alandan, daha çok para almayı düşünmek bir tercihtir. Lakin eğer bunu gelir dağılımında adalet ilkesi üzerinden yorumlamıyorsanız, daha çok vergi almak değil, haraç kesmek olur.
Tarihimizde bunun çok acı tecrübeleri ve sonuçları olduğunu biliyoruz. Madem derdiniz gelir dağılımında adaleti sağlamak, yani para ihtiyacını karşılamak değil, o zaman fakirden, geliri düşük olandan da daha az vergi almanız gerekir.
Mesela asgari ücreti vergi dışına çıkarmanız, işsizden ekstra genel sağlık sigortası primi talep etmemeniz, zor geçinen insanlara zorla BES satmamamız lazım gelir. Dolaylı vergilerin payını yüzde 80’lerden aşağıya, en azından uluslararası ortalama olan yüzde 20’lere indirmeniz anlamlı olur.
Elbette bunların hiçbirini yapmayacak bir iktidar yaklaşımıyla karşı karşıyayız. Çünkü günün sonunda dert, vergi adaletini sağlamak, gelir dengesizliğini bir noktaya getirerek gidermek ya da hakkaniyete ulaşmak değil.
Boşalan kasaya para koymak. Peki sonuç verir mi? Sadece tahakkuk oranını arttırır ve tahakkuk tahsilat oranlarını sıkıntıya sokar ve yeni bir vergi affı ya da varlık barışını gündeme taşır. Yalan mı? Sizce de bir hamlenin sonuç vermesi için, öncelikle niyetinizin iyi olması gerekmez mi?
[email protected]