Borç krizi dinmek bilmiyor. O kadar ki icradaki dosyalar temizleniyor; daha nefes almadan yenileri geliyor. Elbette icralık olmaktan çıkan dosyaların akıbetine de bakmak lazım. Çünkü ne kadarı ödenerek, ne kadarı haciz yoluyla dosya olmaktan çıkıyor; bu veri de kritik.
Ama bir gerçek var ki, Türkiye’de icralık dosya sayısı 23 milyon adedin altına düşmüyor. UYAP verileri, 2021 yılının 11 ayında 6 milyon 328 bin yeni icra dosyasının daha icra ve iflas dairelerine ulaştığını ortaya koydu.
Üstelik kapatılan dosya kadar yeni dosya açılıp, sayısı 23 milyon civarında sabitlenen davadan bahsetmiyoruz. Geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 163 bin adetlik yükseliş var. Yani her geçen gün artarak birikiyor.
Bunların akıbetinin ne olacağını tam olarak kimse bilmiyor. Ama bir gerçek var ki alacaklılar vazgeçmeyecek. Muhtemelen bilançolar yılı kapatıp, sendikasyonlar sonuçlandıktan sonra, 2022 yılında büyük bir gümbürtü kopacak.
Diyebilirsiniz ki ‘harcamasalardı’. Tamamen haksız sayılmazsınız. Bunun içinde önümüzdeki günlerde yaklaşan 26 Kasım alışveriş furyasına katılanlarla birlikte yenilerini göreceğiz. Geçinemezken, taksitle kredi alıp tatile gidenler de eklenecektir.
Bilinçsiz alışveriş yaparak bu duruma düşenlere de üzülmekten imtina edebilirsiniz. Bunların hepsi var. Her ne kadar yapılan araştırmalar, borç ödeme güçlüğüne düşen insanların psikolojik olarak daha çok alışverişe yöneldiğini gösterse de, bunun sosyolojik ve psikolojik boyutunu umursamamak da mümkün. Duyarsızsanız umursamayın.
Fakat icraya düşenlerin tamamı bunlar mı? Otomobil almış konut borcuna girmiş ve arkasından işlerini kaybetmiş ve bu nedenle ödeme güçlüğüne düşerek hem icralık olmuş, hem malı mülkü hacizlenmiş, ama yine de borcunu kapatamamış insanları ne yapacağız?
İşlerinden olmaları onların hatası mı; yoksa yanlış ekonomi politikalarının kaçınılmaz bir çıktısı mı? Garip değil mi? Ekonomiyi yanlış yönetenlerle, konut ya da araba al diyenler aynı kişiler. Ama sorun olunca insanları çaresizlikleriyle baş başa bırakıp ‘kral öldü, yaşasın yeni kral’ diye haykırarak başlarını çeviriyorlar.
Ekonomik zorluk o kadar boyut büyüttü ki, kredi borçlusu vatandaşın, geçimini idame ettirmek için sistematik olarak borçlanmaya devam ettiğini görüyoruz. Düşen alım gücü bir yandan, yetişilemeyen fiyatlar ve zamlar öte taraftan vatandaşı ayakta durmak için bile bile kredi batağına sürüklüyor.
BDDK verilerine göre vatandaşın bankadan kullandığı tüketici kredilerinin miktarı 60 milyar TL artış gösterdi. Eylül sonu itibariyle rakam 736 milyar 471 milyon TL oldu. Fakat bu sizi yanıltmasın; çünkü gerçek borç daha yüksek.
Bu rakama konut, taşıt, ihtiyaç kredisi, kredi kartı ve takiptekilerle birlikte bakıldığında ortaya çıkan borç miktarı 968 milyar TL’ye ulaşıyor. Bankaların şimdilik icraya verdiği tutar ise 21,3 milyar TL düzeyinde.
KOBİ’ler çok mu farklı durumda? CHP Zonguldak Milletvekili Avukat Ünal Demirtaş’ın verdiği bilgiye göre Eylül ayı itibariyle 55 milyar TL’si icrada olmak üzere, bu alanda da 994 milyar TL’lik borç bulunuyor. Bu rakamdaki sadece tarımın payı 153 milyar TL ve geçen yıla göre 23 milyar TL artmış durumda.
Şimdi tüm bu gerçekler alt alta dizildiğinde 2022 yılının ne kadar büyük zorluklara gebe olduğunu bir kez daha anlıyorsunuz. Bir tarafta geçinemeyen insanlar, öte tarafta üretebilmek için borca batmış, potansiyel işsizlik taşıyan reel sektör. Ama ekonomi yönetimine sorarsanız; uçuyoruz.
[email protected]