Türkiye’de geçinemeyen kişilerin başında hangi kesim gelir diye sorgulasanız emekliler gelir. Çoğu açlık sınırının yarısı kadar gelire sahip olup, verilecek zamlarda da gazete manşetlerine taşınan ve sonra unutulan bir nüfustan söz ediyoruz.
Ekim 2022 verilerine göre ülkemizde 13 milyon 722 bin emekli var. Hadi buna EYT ile eklenen yaklaşık 2,5 milyon kişiyi de ekleyim, yaklaşık 15 milyon kişiden bahsettiğimizi düşünelim.
Bu insanların yüzde 80’ine yakını geçinemiyor ve yok pahasına gelirle yaşaması isteniyor. Daha garip olan ise hükümetlerin bu insanları halledilmesi gereken sorun olarak görmesi.
Oysa nüfusun yaklaşık sadece yüzde 18’inden bahsediyoruz. 85 milyonluk bir ülkede 15 milyon emeklinin geçimi soru oluyorsa, o ülkede gelişmişlikten falan bahsedilmez. Savunma ne?
Dünya ortalamasında her dört çalışana bir emekli düşüyorken, bizde bu oran iki çalışandan bir kişi düzeyinde ve üretilen prim, yeterli maaşın ve hayat koşullarının sunulmasına imkan tanımıyor.
Oysa burada tartışmanız gereken emeklilerinizin nüfus içindeki payı değil, yüzde 50’sinden fazla genç olan ülkede, yeni istihdam sahaları yaratamıyor olmanızdan ibarettir. Çünkü BDDK verilerine göre kredi ve kredi borçlarının 1,7 trilyon TL’ye ulaştığı bu ülkede, kimsenin keyiften çalışmamazlık yaptığını sanmıyorum.
Fakat ortada daha garip bir durum var. TÜİK, ülkede sosyal yardım alan kişi sayısını açıklarken, harcamaların yarısının emekli ve yaşlılara yapıldığını veri olarak paylaşıyor. Oysa ülkede yaşlı nüfus sayısı sadece yüzde 9,9 olduğu gibi, emeklilere verilenler sosyal yardıma girmez.
Saçmalık burada başlıyor. Emekliler bir ülkede iane alan, yardım yapılan insanlar değildir. Onlar 20 ile 30 yıl arasında bu memlekete kamuda ya da özel sektörde hizmet veren, değer yaratan ve maaş aldıkları sandığı prim vererek kumbaraya para biriktiren, bu özellikleriyle emekli olmaya hak kazanan insanlardır.
Emekliler maaşlarına zam geldiğinde kendilerine yönetenlere neden teşekkür eder? Oysa sadece haklarını alıyorlar ya da alamıyorlar. Kimse, hatta memleket bile onlara cebinden ekstra bir para vermiyor. Emeklerinin karşılığını alıyorlar.
Verenler de bu insanlar düşkünmüş de yardım yapıyormuş gibi bir eda içinde ortalıkta dolaşıyor. Bu da külliyen yalan; zira sadece hakkın teslimini yapıyorlar. Ama nedense tüm bu gerçekler ortadayken TÜİK, emekliye sosyal yardım yapılan, siyasetçiler de ulufe dağıtılan bir kesim muamelesinden hicap duymuyor.
Eğer ülkede yıllarca ekonomiye değer katmış ve emekliliğe hak kazanmış insanlarınız geçinme derdi yaşarken, yurtdışındaki muadilleri ‘hangi ülkeyi gezsem’ diye tartışıyorsa, ortadaki ayıp emeklinin değil, yönetenindir. Bence herkes kendine gelsin.
[email protected]