Geçim sıkıntısının gölgesinde bir tsunami üzerimize yaklaşıyor. Ödemeler zincirinin tamamen kırılmasından bahsediyorum. Bir tarafta sürekli düşen satın alma gücü, diğer tarafta artan borç yapısı tüketicisinden firmasına, kamudan bankasına kadar herkesi kapsayacak ve ekonomiyi tehdit edecek bir boyuta ulaşmaya koşuyor.
Ortadaki borç rakamlarına ve borçlanma ihtiyacına, gelir düzeyinin düşüklüğüne ve hızla erimesine bakıldığında bu işin çıkmaz sokağa girmeden yönetilmesi şart gözüküyor. Arabuluculuk kavramı burada etkin kullanılabilir.
Hemen ‘zaten böyle bir sistem var’ denildiğini duyar gibiyim. Meseleyi böyle algılıyorsanız, tehlikenin hiç farkında değilsiniz demektir. Çok daha kapsamlı, ana parayı esas alan, mecburi uygulanacak bir uzlaştırma atağından bahsediyorum.
Konkordatolar devreye girmeden, Tüketici Birliği Federasyonu’nun uyarısını yaptığı ekstra 1 milyon haciz uygulamaya konulmadan, kamuya olan borçlar nedeniyle işyerleri açmaza sokulmadan, e-haciz yöntemi agresifleşip, piyasa içi ödemeler tıkanmadan ve yasa dışı tahsilat yöntemleri hortlamadan ortaya konulacak bir çözümden söz ediyorum.
Bu tip bir yöntemin hem ekonominin sağlığı, hem toplumsal huzur, hem de ülkenin bekası için önemli bir başlık olduğunu düşünüyorum. Zira meselenin açmaza doğru sürüklendiğini görmemek için kör olmak lazım.
Herkesin faizler tamamıyla silinerek ana para borç ödemelerine ya da alacaklarına razı olacağı ve ödenebilir rakamlarla taksitlerin gündeme geleceği bir yapılanmadan bahsediyorum. İlk planda duyduğunuzda çok gerçekçi gelmeyebilir ama inanın başka çare olmayan bir alana doğru gidiyor bu iş.
Sistem çok basit. Alacaklı ve borçlu arabulucu avukata başvuracak, buradaki ücretlendirmeler de sembolik olacak. Faizler silinecek ve ana paraları kurtaracak bir usul belirlenecek. Ardından ödenebilir taksitlere bölünecek ve borç kapatılacak.
İlk planda alacaklının zarar ettiği düşünülebilir. Bu birey, tüzel kişi ya da kamu olabilir. Ama inanın bana hiç para tahsil edememe riskinin belirlendiği bugünlerde, artık bu ara formülü kurgulamamız şart.
Bu aynı zamanda iç piyasadaki stresi de azaltacak ve ödenebilir maliyetler ortaya çıktığı için, içte paranın dönmesini de sağlayacaktır. Ayrıca borç oranları eridiğinden ekonominin üzerindeki stres azalırken, herkes en azından alacağını tahsil edecek, bir başka borcunu ödeyebilir hale gelecek ve piyasada da para basmadan para dönmesi sağlanacaktır.
Bunun finansmanı çok zor değil. Kamu adına zaten çoğu şüpheli alacak haline gelmek üzere ve kamuya kalacak bir borç yükünden de bahsediyorum. Acil olmayan projeleri durdurup, insanları da gelir bakımından rahatlatırsak bu trilyonlarca liralık borcu ana para üzerinden eritebiliriz.
Gelin bunu konuşalım. Yoksa bu tablo bir çok borcun kamulaşmak zorunda kalacağı, tatsız olayların yaşanacağı ve toplumsal huzurun riske gireceği bir hal alıyor.
[email protected]