Lokasyon ve veri analitiği üzerinden ülkedeki alışveriş hacminin fotoğrafını ortaya koyan Maptriks’in araştırmaları çok ilginç sonuçları da ortaya çıkardı. Buna göre son üç yılda Türkiye’nin alışveriş hacminin iki kat arttığına dikkat çekiliyor.
Araştırma güzel ama analizinde hata olduğunu ve başka bir sorunu gözler önüne serdiğini belirtmek gerekiyor. Son 5 yılda ekonominin en büyük sorununun iç piyasa hacmindeki sistematik düşüş ve aşırı borçlanma olduğunu dikkate aldığınızda, ortaya çıkan verinin doğru yorumlanmadığını anlıyorsunuz.
Çünkü alışveriş hacminde cirolar ya da tüketici tarafından bakarsanız harcamalar esas alınmış. Esasen bu durum ülkedeki enflasyonun da tercümesi sayılabilir. 3 yılda 2 kat artan harcama, tüketicinin üç yılda iki kat artmayan geliri ve patlayan kredi mekanizmasındaki geri ödemeleri dikkate aldığınızda problemin de boyutu ortaya çıkıyor.
Garip olan ise ‘bu bakkal çok iş yapıyor’ denilerek yanına bakkal açan zihniyetin değişmediği gerçeği. Zira yine araştırmada tüketim harcamalarına bakılarak işyeri konusunda bir patlama olduğu da gözden kaçmıyor.
Oysa gayet net olan bir gerçek var ki, ürünlerin fiyatlarında anormal artışlar söz konusu. Cironun bir yerde artmış olması işletmeler açısından kazancın, tüketici açısından da alım gücünün yükseldiği anlamına gelmez.
Nitekim tüketim eğilimlerine paralel, iş yerlerinin de semt değiştirdiği açıkça görülüyor. Bilhassa gıda tüketimi üzerinden yapılan semt kaymaları ise, sirkülasyona paralel iş yeri açanları aldatırken, tüketim noktalarının genç kesimlerin yoğunluk gösterdiği akslara kayması, ‘harçlıkla ekonomi dönüyor’ tezini bile gündeme getirebilir.
Fakat ışık gören kelebek gibi esnaftan AVM’ye kadar herkesin lokasyon kaydırması, yine kuralsızlığın, nüfus/işyeri sayısı ile ilgili hesaplama eksikliğinin ve bir süre sonra yine tıkanacak bir sistemin habercisi gibi.
Günün sonunda harçlıkla dönen ekonomi borç batağını büyütürken, gereğinden çok öbekleşen iş yeri sayısı da bir süre sonra kazancın azalmasına, fiyat ve kalite rekabetine girilmesine, sonuçta da o işyerlerinin de kapanmasına neden oluyor.
Ortada büyük bir çılgınlık olduğunu söyleyebiliriz ve aslında araştırma bunu net bir biçimde tespit ederken, tespitin alışveriş hacminde artış olarak yorumlanması ise, yeni bataklara kapı açacak bir nitelik sergiliyor.
Bu gelenekselde böyle de, e-ticarette çok mu farklı? Oradaki hacmin de kampanya adı altında yapılan uygulamayla nasıl insanları tüketime körüklediği gerçeğini daha yeni yaşadık.
Yıllar önce yapılan ve tüketici örgütleri tarafından da paylaşılan bir araştırma ‘borçlu insanın, bu sorunu yok sayabilmek için alışveriş fırtınasına girdiğini ve bunun psikolojik bir sorun olduğunu’ ortaya koyuyordu.
Şimdi geldiğimiz noktada daralmış bir iç piyasa hacminde, harçlıkla döndüğü semtlerden ve ürünlerden anlaşılan bir ekonominin artık masaya yatırılma ihtiyacı netleşmiştir. Yoksa bu filmin sonu sandığımızdan da kötü bitecek.
[email protected]