Geçtiğimiz hafta tüketici gündemindeki en önemli olay, TÜKODER Başkan Yardımcısı’nın, Tüketici Konseyi’nde ortaya koyduğu mesaj oldu. Dev bir ruloya ‘tüketici tükendi’ ifadesini bin kez yazarak mesaj veren tüketici temsilcisinin bu çıkışı, aslında bir feryadın da yansımasıydı.
Sadece mevcut geçim sıkıntısı ya da düşen alım gücü değil, aşırı bir borçlanma için yaşanan açmaz; patlayan icra dosyaları, resmi rakamların kabullenmediği bir işsizlik, yetişilemeyen ödemeler kadar, üstüne tuz biber olan bir süreç yaşandı.
Pandemi süreci, zaten ezilen tüketiciye ekstra büyük bir yük getirdi. Zira bu dönemde, yapılan açıklamaların aksine, kaderiyle yalnız bırakılan bir vatandaş gerçeğini yaşadık. Faturalarında sadece kesinti yapılmayan, geliri büyük ölçüde düşen, çalışan nüfusunun neredeyse yarısı asgari ücretle geçindiği halde, yoklukla sınanan bir vatandaş tablosu ortaya çıktı.
Kim ne derse desin, bu dönemde vatandaş yalnız ve kaderiyle baş başa bırakıldı. Dünyanın birçok gelişmiş ekonomisi, asgari geçim için şart aramaksızın mali destek verirken, bizde ise destek diye sunulan sadece kredi oldu.
Bu kredileri kim alabildi, kaç kişi ulaşabildi ya da kaç kişinin kredi notu, yeniden kredi almaya yetiyordu bilmek çok güç ama, şu bir gerçek ki büyük bir çaresizlik içerisinde herkes ‘başvursam alabilir miyim’ sorusunu kendisine sordu.
Çok garip bir çelişki değil mi? Ülkede neredeyse borcu olmayan yok; hatta finans kuruluşlarıyla başı belaya girmemiş insan sayılı ama öylesine büyük bir yalnızlık ve açmaz içerisindeki bu kapıyı bile zorluyor.
Nitekim kredi alabilenler oldu. Hatta bazı borçlar da, kanuni yaptırımlar olmadan ötelenebildi. Fakat Haziran ayıyla birlikte, adı normalleşme olan sürece girilmesiyle birlikte, o dönemin faturaları da, kredi alanlar için geri ödemesiz dönemin bitmesiyle ödemeler de sıraya dizildi.
Şimdi gelinen noktada ise kimse ne yapacağını bilmiyor. Zira bir yandan işten çıkarmalar yasaklanırken, öte tarafta bin 100 TL’ye geçinmesi istenenler kendisini şanslı addedecek noktaya geldi.
Çünkü ya ücretsiz izinler ya da daha kötüsü kanunun yüz kızartıcı suçlarına atfedilen gerekçelerle, fiilen işsiz kaldılar. Bundan sonra ne yapabilecekleri ile ilgili ise hiçbir fikirleri yok.
Ekonomi yönetimi ise, halen ‘ne kadar başarılı’ olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Geçim derdi yaşayan, işini kaybetmiş insanlara bunu anlatmanın mümkün olmadığını dahi görmekten uzak bir tavır içinde.
Şimdi soru şu: İnsanlara öyle ya da böyle kredileri verdiniz. 6 ay da ödemesiz dediniz. Peki o süre bitti. Bundan sonra ne olacak? Vatandaş mı icra ile uğraşacak; bankalar mı görev zararı yazacak? Ayıkla pirincin taşını...
[email protected]