Ülkede affedilen affedilene... Şirketlerin vergi borçları siliniyor. Bankalara olanak tanınıyor. Son yasal düzenlemeyle ödeme güçlüğüne düşen şirketlere 2 yıl daha nefes alma olanağını sunuluyor.
Spor kulüpleri affedildiği gibi, bir de kamu bankasından ceplerine para konuluyor. Yetmiyor; har vurup harman savurmalarına ses çıkarılmıyor. Kaçak bina yapanlar para karşılığı legalize edilmek isteniyor. Yeterli miktar toplanamayınca süre uzatılıyor.
Yani işin sonu gelmiyor. Sürekli bir af fırtınası içerisinde yaşıyoruz. Ama kimsenin aklına da şu soru gelmiyor: Neden sürekli af çıkıyor ve neden hiç biri işe yaramıyor?
Bir nokta daha var akla gelen: Bankalara karşı borç batağına düşmüş, borçlarını ödemekte sıkıntı yaşayan ve bu nedenle icra dosyalarıyla muhatap olan vatandaşa af gelmiyor. Gelmediği gibi yeniden kredi alsınlar diye faizler üzerinde ekonominin gerçekleri bile zorlanıyor.
Neden vatandaş affın gündeminde yok. Şayet her önüne gelene af çıkarılıyorsa, bence banka / tüketici ilişkisini de ele almak gerekir. Üstelik iç piyasadaki daralmadan, vatandaşın sıkıntısının büyümesine kadar hepsinin temelinde bu var.
İşsizlik ve sahte enflasyon üzerinden gelir hesabıyla perçinlenen bu gerçeğe karşı herkes üç maymunu oynuyor. Peki vatandaşı da affetsek ne olacak? İnanın bana hiçbir şey değişmeyecek.
Çünkü sorunlarımızın daha temelde olduğunu görmezden gelip, sürekli bir günü çevirme çabası içerisinde debeleniyor; debelendikçe de batıyoruz. Ekonomiden sorumlu bakanlar hayal aleminde gezerken, bir yandan dolaylı vergilere zam yapıp, öte taraftan sonuç ümit ediyorlar.
Oysa Türkiye’nin affa değil, her konuda beyaz bir sayfaya ihtiyacı var. Vatandaşından şirketine, bankalarından finans kuruluşlarına kadar her alan, reel sektör temelli olarak masaya yatırılmalı ve gerçek bir sistem kurulmalıdır.
Ödenebilir vergiler ve prim oranları belirlenmeden, kime neye göre destek verildiği bilimsel verilere bağlanmadan, vatandaşından şirketine insanların neden borç batağına düştüğü sorusunun yanıtı bulunmadan yapılacak hiçbir şeyin çözüm vermesi mümkün değil.
Sadece sorunları öteliyor ve ağırlaştırıyoruz. Oysa tüm problemleri masaya yatırıp, gerçekle yüzleşip, gerçekten çözüm odaklı bir fotoğraf ortaya çıkarıp, ondan sonra da yapacaksak tek bir af ya da yapılandırmayla hem borçları ödenebilir kılmamız, hem de bundan sonra yeni bataklara ya da kaçaklara neden olmayacak bir sistem kurmamız gerekiyor.
Peki ortada böyle bir irade görebiliyor muyuz? Ne yazık ki bundan eser
bile yok. Sadece kuru kuruya sahte başarılarla övünen, vatandaşın durumunu yok
sayan ve günü kurtaracak hamleler sonuç almayı uman bir yaklaşımla, sorunu
ortadan kaldırmadan çözüm uman bir aymazlık içerisinde sadece batıyoruz. Evet
yanlış duymadınız sadece batıyoruz. Yazık...