Ve İstanbul’da ekmek 10 TL oldu. Resmi açıklamalarda ne denilirse denilsin, gerçek bu. Bakkala gidiyorsunuz ve bu parayı veriyorsunuz. Tek ekmekle geçinemeyen evler olduğunu biliyoruz.
Yemeği az yapıp, ekmeği katık ederek çocukları doyurmanın bile hayal olduğu, alınabilen ekmeğin de kredi kartıyla alındığı, ama artık kartlardaki limitler de sorunlu olduğu için onun bile soru işareti haline geldiği bir ekonomik ortamdayız.
Bu şartlar altında hangi refahtan bahsediliyor? Yok efendim yollarda arabalar varmış da, restoranlar doluymuş da, vesaire vesaire... Yaşanan yoksulluk umurumda değil demenin kibarcasını bulmuşlar bize anlatıyorlar.
Nüfusun yüzde 10’unu bulmayan insanın durumuna bakıp, yüzde 90’ının fakru zaruretini makyajlama derdindeler. Belki de vicdanlarını böyle rahatlatıyorlar. Oysa gerçek ne; hemen araştırmalardan sağlamasını yapalım.
Ipsos’un dünya ölçeğinde yaptığı araştırmanın Türkiye sonuçlarına göre “...Enflasyonun yükselmeye devam etmesini bekleyenlerin oranı yüzde 73, azalmasını bekleyenlerin oranı ise yüzde 11. Toplumun sadece yüzde 3’lük bir kesimin memnun olduğunu belirttiği ekonomide tüm temel göstergelerde ise olumsuz bir beklenti hakim.
Toplumun yüzde 68’i dolar ve avronun TL karşısında değer kazanmasını beklerken, yüzde 67’lik bir kesim ise işsizlikte artış bekliyor. Yılın geri kalanında yaşam standardında düşüş bekleyenlerin oranı yüzde 54 olurken, toplumun yüzde 52’si ise hane gelirlerinin son 12 ayda azaldığını açıkladı. Toplumun yüzde 60’ı ise kişisel harcamalarında azalma öngörüyor...”
Bu araştırmanın ortaya koyduğu veriler. Ama inanın böylesi tespitlere ihtiyaç bile yok. Çarşıya, pazara, markete, hatta herhangi bir ulaştırma aracına bindiğinizde bile fakirliği, mutsuzluğu iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Hep söylüyorum ya. Çekirdek ve çay ile akşama kadar sohbet edip mutlu olabilen insanları, mutsuz etmeyi başardınız. Gerçekten bu haliyle iktisat tarihine geçecek bir başarıya imza attığını belirtebilirim.
Hepsi bir yana yetmiyormuş gibi, bir de ‘iyisiniz iyi’ oynayan, bu anlama gelen açıklamalar yapan Bakanlar’a, yetkililere sahibiz. İnanın bana bu hiç bir etki yapmadığı gibi, sadece vatandaşın kızgınlığını arttırıyor.
Ekonominin yönetim, planlama, matematik ve insandan oluştuğunu unutan bir ekonomik yaklaşım içerisinde, algı yöneterek ekonominin, enflasyonun ya da satın alma gücünün düzeleceğine, kurun TL karşısında değer kaybedeceğine inanan bir yetkili topluluğunun, geçmiş yüzyıllarda büyü ya da bilmem ne dansı yaparak sorun halledeceğini zannedenlerden hiç bir farkı yok.
Kim ne derse desin; bakkala gittiğinizde ekmek 10 TL, minibüse bindiğinizde indi bindi 12 TL ise, gerisi sadece boş bir masaldan ibaret kalıyor. Vatandaş her geçen gün eriyor ve bu erime yok sayıldıkça, ekonomiyi tehdit ediyor.