Yıllarca bu ülkeye emek vererek ve prim ödeyip, çalışarak yükümlülüklerini yerine getirerek emekli olanlar bir türlü kimseye yaranamadı. Halen insanlara iane dağıtılan bir kesim muamelesi yapılmaya devam ediliyor.
Enflasyonun ve hayat pahalılığın altında ezilmeyi aşıp, verilen ücretlerle yok edilmeye çalışılan bir kesim haline dönüştü emekliler. Hatta bunların içinde bir emeklilikte yaşa takılanlar var ki, sürekli bir maliyet kalemi olarak anlatılmaya devam ediliyor.
Embedded medya üzerinden sürekli bütçeye maliyeti ortaya konulan bu insanların, aslında durumlarının erken emeklilik ile alâkası olmadığı, hatta hakları gasp edildiği için yıllarca maaşları kamu idaresi tarafından faizsiz para olarak kullanıldığı gerçeği yok sayılıyor.
Son olarak tekrar bütçe açıklarına ve giderlerine atıfta bulunularak, bu kişilerle ilgili yapılan düzenlemenin maliyeti üzerinden rakamlar telaffuz ediliyor. Öncelikle devlet, hükümet icraatıyla 1999 yılında tarihi bir hata yaparak kanunu geriye işletmiş, ardından 2008 yılında reform adı altında işleri içinden çıkılmaz bir noktaya getirmiştir.
Yani oyun oynanırken, hatta bitiş düdüğü çalmışken kuralları değiştiren bir yaklaşım içerisinde işin içinden çıkmak, hatta bunu da bir lütufmuş gibi anlatmak etik de değil, devlet ciddiyetiyle de bağdaşmıyor.
EYTz verilen bir hak değil, gasp edilen bir hakkın iadesidir ve devletin itibarı söz konusu ise, bu sahip olunan uçaklarla değil, verilen sözün arkasında durulmasıyla ölçülen bir gerçeğin ortaya konulmasıdır.
Sizin SGK’yı doğru yönetememiş olmanız, insanlara ödenemez primler teklif etmeniz, tahakkuk / tahsilat oranlarını yerlerde süründürmeniz, kurumu iflas noktasına getirmeniz, çalışan kmişi / emekli sayısı denklemi içinde ülkedeki kayıtdışı istihdam problemini aşamamış olmanız, emekliliği hak etmiş insanlara vereceğiniz maaşı da, hak ettikleri emeklilikle ilgili hakkın teslimini de ilgilendiren bir konu değildir.
Yönetimsel hatalarınızı, yükümlülüklerini yerine getirmiş insanlara fatura olarak çıkaramazsınız. Çıkarırsanız bu siyaseten en hafif tabiriyle nezaketsizlik anlamı taşır. Bütçe dengeleri ve emekliler, EYT’liler denklemine gelince…
Dolaylı vergilerle, gelir gözetmeksizin insanların cebinden sert vergiler alıyor ve kasayı böyle dolduruyorsanız, bir takım firmaların sürekli vergilerini silerken, diğerlerine e-haciz yolluyorsanız, ekonomide plansızlıktan, verimsizlikten ve gereksiz harcamalardan yakınmıyorsanız, kullan kullanma sistemleriyle düzenlenen yılları sair ödemelerle insanların geleceğini ipotek altına almayı tartışmıyorsanız, dönüp emekli maaşlarını konu edemezsiniz.
Önce ülkeyi, ekonomiyi akıl ve bilim doğrultusunda yöneteceksiniz, sonra parayı iyi kullanacaksınız, ardından harcadığınız her kuruşun hesabını vereceksiniz, trilyonlarca lira arttırdığınız bir bütçenin neden yılın ortasında yeni ek vergi paketine ihtiyaç duyduğunu anlatacaksınız, sonra emekli maaşlarını, EYT’yi ya da asgari ücreti ağzınıza alacaksınız.
Aksi durum makyajlamadır ve faturayı yine vergi ödeyene yıkmaktır.