Gramaj meselesini başlığa çekince, eminim bazı okurlarımız indirim marketlerindeki gramaj oyunundan bahsedeceğimi düşündüler. Oysa onun tartışılacak yanı bile yok. Ticareti haksızlıktan, reklamla insan kandırmaya kadar bir dizi hukuki ihlalden söz ediyoruz.
Eski Yeşilçam filmlerinde terazi ile oynayanları hatırlayacaksınız. Onlar toplumsal bir ahlaksızlığı bize anlattılar. O dönemde de veresiye defterlerinden terazinin kefesine kadar yapılan ahlaksızlıklar suçtu. Bugün de suç. Bu nedenle tartışılacak bir tarafı yok. Cezası kanunlarda açık... Asıl suç olana değil, çaresizlikten yaşanana bakalım.
Halkın ekonomisinde yeni yapılan asgari ücret zammına rağmen, maaşların açlık sınırının ulaşması için sadece 100 TL kaldı. Henüz yılın ikinci ayı tamamlanmışken, ne yazık ki gelenek yine bozulmadı ve çalışanların yarısının aldığı parayı dikkate aldığınızda memleketteki ailelerin yine yarısı açlık sınırına dayandı.
Geçtiğimiz günlerde haberlerde pazarda peynir satan bir hanımefendi, gözyaşları içerisinde durumu aktarıyordu. Eminim çoğu insanın gözünden kaçmıştır. 5 TL’lik peynir alıp, çocuğunun kursağından geçirmeye çalışanlar mı ararsınız, tenekenin dibindeki kırıntıları almayı isteyenler mi?
Kendi derdini unutmuş, vatandaşa ağlayan bir esnafın canının yandığı, gözyaşlarıyla aktardığı durum ise ne yazık ki ekonomiyi yönetenlerin abartılı bulduğu bir konu haline geldi. Eğer bir şeyden utanılacaksa, sanırım bundan daha öte bir durum yok.
Sadece bu mu? Firmalar yağda yarım litrelik ürünleri piyasa sunmaya başladıklarını duyurdular. Neden? Çünkü daha fazlasını almaya kimsenin gücü yetmiyor. Alanın da satanın da utanç duyduğu bir durumdan ise, ne gariptir ülkeyi yönetenler utanç duymuyor.
Bunu nereden anlıyoruz? Son derece kötü bir yönetimle, rakamları speküle ederek, sahte cennet yaratan bakanların, sıfatları dolayısıyla eleştirildiğini ve haksızlık yapıldığını söyleyecek noktadalar.
Bu gramaj utancı alanın da değil, satanın da değil, ekonomiyi bu hale getirenlerin eseridir. Bir tarafta dükkanını açamayanlar varken, öte tarafta tüm kongreler yasa gereği ertelenmişken omuzlarda, dip dibe kongre yapan, aynı zamanda ekonomiyi de yönetenler ise, makas tamamen açılmış, vatandaştan kopulmuş demektir.
Dost acı söyler. İnsanlar abartısız biçimde aç. Bir filmin gala gecesi gibi yaşanan hayata bakışla bu görülmek istenmiyorsa, kısıtlı bir kesimin elinde bulundurduğu olanaklara herkes sahipmiş zannediliyorsa, ortada büyük bir yanılgı var demektir.
Vatandaş işsiz, dükkanı kapalı, çalışan köle fiyatına çalışıyor, emekli geçinemiyor ve ‘enflasyon düşecek’ nidaları içinde yapılan kamu zamları, verilen asgari ücret artışının bile üzerinde seyrediyor. Bu, iktisaden sürdürülebilir bir fotoğraf değil. Bundan da kötüsü, görmezlikten gelindiği sürece daha da ağırlaşıyor.
[email protected]