İşsiz… Türkiye’nin zaten kanayan bir yarasıdır. Fakat ne hikmetse hep yok sayılır. Sadece bir rakam olarak telaffuz edilmekle kalınmayıp, aynı zamanda o rakamıeğip büküp aslında o kadar çok olmadıkları anlatılmaya çalışılır. Oysa evine ekmek götüremeyen her bir birey çok kıymetlidir.
Buna sadece çalışan olarak değil, vergi mükellefi olduğu halde siftah yapamayan esnafı da, tarlasındaki ürün para etmeyen çiftçiyi de katarak değerlendirme yapmak gerekir. Fakat bırakın bu yaklaşımı sergilemeyi, onları iş beğenmemekle suçlayacak kadar ileri giden bir utanmazlık örneği sergileniyor.
Peki işsizin durumu bu da; çalışan çok mu farklı? Yani onlar iş bulabilen şanslı kişiler mi? Uluslararası raporlar bize gösteriyor ki her iki çalışandan biri açlık sınırının altında evine ekmek götürmeye uğraşıyor.
Bunlardan daha şanssız olanlar da var. Yevmiye usulü çalışmak zorunda kalarak, açlık sınırının altındaki asgari ücret seviyesine gelirini getiremeyen milyonlar söz konusu. Emeklileri, EYT’lileri ve işsizleri saymıyorum bile. Onlar zaten bir mucizeye imza atıyorlar.
Fakat deniliyor ya ‘işsizlik yok, iş beğenmeme var.’Şimdi size bir araştırmanın sonucunu paylaşacağım veiktidarın söylemiyle iş beğenip çalışanların ne durumda olduğunu göstereceğim.
DİSK-AR’ın hazırladığı Türkiye İşçi Sınıfının Görünümü 2021 çalışması… Bu çalışmadaki mesai ücreti meselesinin, düşük ücretle çalışmaktan sonra gelen ikinci büyük sorun olduğuna dikkat çekiliyor. Ama kimsenin gündeminde değil.
Raporlama bize gösteriyor ki, Türkiye’de çalışanların sadece yüzde 20’si mesai ücreti alabiliyor. Yani her çalışandan dördü, o geçinemediği paraya fazla mesai yapıyor ve bunun için de ekstra bir ücret alamıyor. Bordrolara bakmak lazım. Hele ki bu ücretler ödeniyor; vergiden düşülüyor ve işçinin cebine girmiyorsa o daha büyük felaket.
Üstelik verilen cevaplara baktığınızda kırk yılda bir fazla çalışmaktan söz edilmiyor. Sistematik olarak ayın belli günlerinde fazla ve bedava çalıştırılan bir işçi kesimi gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Sigortasız çalışanlarda ise bu oran yüzde 64’lere fırlıyor. Yani hem sigortasız, hem fazla çalıştırılıyorlar hem de ceplerine para girmiyor. Türk reel sektörünün zorluklar yaşadığını biliyorum. Ama bu zorlukların faturasını mesai arkadaşlarına çekmek etik değildir.
Sonra da bu insanlar yanınızda çalışmak istemeyince, basının karşısına geçip ‘iş var kimse çalışmıyor’diyemezsiniz. Önce patron olduğunuzu unutup, o insanların mesai arkadaşınız olduğunu hatırlayın, sonra kim çalışıyor kim çalışmıyor konuşuruz.
Çünkü bu fotoğrafı tarif eden tek bir deyim var:Zeytinyağı gibi üste çıkmak.