Emeklilere bayram ikramiyesi zammının yapılıp yapılmaması konusunda ciddi bir tartışma yürütüldü. Ardından iktidar, yeni zam miktarının gerçekleşmeyeceğini açıkladı ve sürprizleri olacağını duyurdu.
O sürpriz bayram öncesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin tarafından müjde diye duyuruldu. Yapılan açıklama müjde mi; değil mi tartışılır ama en az emekli maaşının 2 bin 500 TL olacağı ifade edildi.
Hatta bu duyuru yapılırken 100 TL fark yerine, kalıcı 400 TL zam yapıldığına dikkat çekildi. Oysa 100 TL fark zaten iktidarın gündemindeydi ve herkes yetersiz buluyordu. Yetersiz bir oranı daha çok arttırıp, resmi açıklamaya göre yüzde 61,1 enflasyon olan ve Mayıs’ta muhtemelen bunun da üzerine çıkacak bir orana rağmen 400 TL farka herkesin sevinmesi isteniyor.
Bir ülkede asgari ücret uygulamasının yarısında emekli maaşı olması normal midir? Tartışılır... Ama eğer o ülkede kanunda angarya sınırı olarak belirtilen rakam, çalışanların ortalama ücreti haline geldiyse çok normal olmuyor.
Gerçekleri masaya yatırdığınızda dram ortaya çıkıyor. Ülkede yoksulluk sınırı 17 bin 340 TL’yi aşmışsa ortalama ücretin yarısından bahsederken, emekli ücretlerinde 10 bin TL’ye yakın rakamları telaffuz etmeniz gerekir.
Ne var ki bizde her iki çalışandan biri asgari ücret alıyor; asgari ücret 4 bin 250 TL ve ülkedeki açlık sınırı bunun bin 70 TL yukarısında ve 5 bin 323 TL. Şimdi bu şartlarda fiili olarak görevde olanlar bile açlık sınırının altındayken, özür dilemek yerine, bu ülkeye yıllarca emek vermiş, prim ödemiş ve emekliliğe hak kazanmış insanlara müjde diye verilen bu mu?
Açlık sınırı ile arasındaki fark 2 bin 800 TL; siz müjde diye en az emekli maaşını 2 bin 500 TL yapıyorsunuz ve buna herkesin sevinmesini mi bekliyorsunuz? Akıl alır gibi değil.
Bu ülkede ekonomi yönetiminin söylediği gibi bir numaralı sorun enflasyon değil. Özellikle satın alma gücünün erimesi de değil. Tamamen yok olmuş bir gelir kurgusundan söz ediyoruz.
Buna karşılık sürekli artan vergiler, zamlar, yaşam maliyeti de cabası. Böylesine zorlu şartlar altında krediye ve kredi kartına dayanmış, elindeki kartı yaşamsal giderlerini karşılamak için kullanmaktan başka çaresi kalmamış insanlara verilen müjde buysa, o ülkede ekonomiye dair her şey bitmiş demektir.
Bayrama girerken yine hamaset yapılacak. Yine birlik, beraberlikten, aynı gemide olmaktan, kader birliğinden söz edilecek. Bu nasıl bir kader ve nasıl bir birlik ki, ülkenin yüzde 90’ı sefalet içinde yaşıyor?
Bence bu bayram biraz bunu düşünelim. Hepinize hayırlı bayramlar.
[email protected]