Rakamlara boğularak anlatılan Orta Vadeli Program’da herkes enflasyon, dolar ya da büyüme başlıklarına takıldı. Elbette bunlar da önemli. Fakat tümünün ekonomide gerçek bir program varsa anlam taşıyacağını ve çıktı olduğunu söylemek lazım.
Oysa OVP’nin vatandaş düzeyinde anlaşılması gereken tek yanı, enflasyonla mücadele adı altında vatandaşın, iç piyasanın, esnafın ve hatta firmaların birçoğunun gözden çıkarıldığını bize gösteriyor.
Önceliklerinin enflasyon olduğunu söyleyen bir ekonomi yönetimi, aşırı borçlu ve açlık seviyesinin altında yaşayan insanların, nasıl rahatlatılacağından bahsetmediği gibi, aynı zamanda biraz daha süre istedi.
Nasıl bir sabırdan bahsediliyor bilmiyorum ama, sokakla ilgisini tamamen yitirmiş ekonomi yönetiminin, yaptığı yanlışla ekonomik faturayı kabarttığı, bunu da satın alma gücünü tamamen yitirmiş insanlardan yapacağı tahsilâtla finanse etmeye çalıştığı çok açık.
Üstelik tüm bunları yaparken, gelirlerin tamamen yok noktasına kadar itelenmesini realize etmek adına, üç haneli enflasyonla yaşanan hayatın gerçeklerinin aksine, sürekli düşen bir enflasyondan bahsediyorlar.
Hatta bunu legalize etmek adına da, hedeflenen enflasyonu yukarı yönle revize ederek, sapmalardan bahsedilmesini sağlarken, bir yandan da yüzde 42 düzeyinde bir enflasyon oranını resmileştirmeye çalışıyorlar.
Oysa adama sorarlar: Siz yüzde 52 enflasyona inanıyor musunuz ki, yüzde 38 ile 42 arasındaki sapmayı tartışır hale geldiniz? Ama zaten büyük bir ihtimalle yapılmak istenen de tam bu algı yönetimi.
Yüzde 38’in olanaksızlığını ortaya koyup, yüzde 42’ye revize edip, üç hanelik enflasyonla mücadele eden insanları yüzde 60’lar çerçevesini kriter olarak kabul eder seviyeye getirmek. Fakat niyet bu olsa da, rakamın öneminin ortadan kalktığını fark etmeyecek kadar konudan uzaklaşmış gözüküyorlar.
Çünkü bu saatten sonra sizin ne oran açıkladığınızın ya da insanları neye inandırmaya çalıştığınızın önemi kalmadı. Ne zaman vatandaş semt pazarına çıkar, iki hafta üst üste aynı bütçeyle aynı gramajda ürünleri alır; bunu da birkaç ay sürdürebilirsiniz, o zaman bir kanaat oluşmaya başlar.
Aksi takdirde her gün bir zam haberiyle uyanılan, kimsenin ne enflasyon olduğunu önemsemediği, artık oranın önemsiz hale geldiği ve sokağın can yakıcı bir maliyetle karşı karşıya kalan insanların çaresizleştirdiği ortamda, istatistikler bir rakamdan ibaret hale gelir.
Günün sonunda sonbaharla birlikte yaşam maliyeti artan, daha çok ekonominin altında ezilen ve yılın sonuna gelindiğinde muhtemelen yüzde 14 artış ile muhatap olduktan sonra çözüm yolunda en büyük mesele haline gelen kanaatle mücadele etmek gerekecek. Bunun da yüksek maliyeti, ancak kamunun gerçekten verimliliği ve tasarrufuyla mümkün. Yani çare vatandaşın cebi değil. Orası tamamen boşaldığı gibi, eksi bakiyeye düştü.