Pandemi koşullarında çalışma mecburiyetinde olanlar adına kısa çalışma ödeneği uzatıldı. Sahadan gelen bu talebin yerine getirilmesi çok doğru bir adım oldu. Fakat işsizlik fonunda sadece 1 yıl idare edecek para kalması da ayrıca düşündürücü ve kasadan değil, çalışandan alınıp verildiğinin göstergesi.
Peki iş burada bitiyor mu? Bir tarafta ayakta kalmaya çalışan işletmeler, öte tarafta işten çıkarma yasakları, bir tarafta işsizlik baskısı öte tarafta köle şartlarına çalışma dayatması işleri tamamen zıvanadan çıkarttı.
Haklıyla haksızın birbirine karıştığı bu süreçte, yüz kızartıcı maddelerden insanların çıkarıldığını daha önce kaleme almıştık. Şimdi de çalışanlar yeni bir sözleşme baskısıyla karşı karşıya bırakılıyorlar.
Bana gelen sözleşme örnekleri çağrı merkezi sektöründen… Ama eminim ki birçok sektörde bu baskı yapılıyordur. Bu sözleşmeye göre işveren çalışanlarını istediği yerde çalıştırmaya hak kazanıyor.
Ücret mi? Mücbir sebepler istisna tutuluyor ve ayın 20’sine kadar ödeyebilme keyfiyeti getiriliyor. Herhangi bir mesai ücreti söz konusu değil. Çünkü peşinen 45 saat üzerinden akit yapılıyor. Hatta bir diğer maddede fazla çalıştırılmayı peşinen kabul eden bir çalışan fotoğrafı da imzaya alınıyor.
Temin edilen ekipmanda hasar olması durumunda, bunun bedeli çalışandan kesilebiliyor. Zira sözleşmeye imza atan bunu da kabulleniyor. Bitti mi zannediyorsunuz? “İşçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışmayı peşinen kabul eder.” Hadi buradan yakın.
Aslında özetle fazla mesai almadan çalışmayı, maaşını geç almayı, işverenin istediği yerde, istediği koşullarda onu görevlendirmesini kabul etmeyi imza altına alıyorsunuz. Elbette iş burada nihayete ermiyor.
Bu sözleşmeyle yıllarca emek verdiğiniz şirketten ayrılıp, yeniden başka bir şirkete giriş yapıyorsunuz. Böylece kıdem ve ihbar tazminatınızı da şirketinize hediye etmiş oluyorsunuz. Ne güzel dünya değil mi?
Peki tüm bunları yapmazsanız ne olacak? İşinize devam etmeniz pek mümkün gözükmüyor. Hatta iş kişisel sınırları da ihlal edecek boyuta gelmiş halde. İnsanlara telefon açılıyor; evlerine kadar sık sık gidiliyor ve sözleşmeleri imzalanması için baskı yapılıyor.
Yani işin içinde mobbing de var. Çalışanlar ise imzalamakla imzalamamak arasında kalmış halde. Çünkü imzalarsa tüm haklarını kaybedecek. Hatta peşinen köle şartlarında çalışmayı kabul edecek; ama imzalamazsa da önünde büyük bir sorun var.
Bunun imzalamamasını işten çıkartmak için gerekçe göstermek mümkün değil. Ama yüz kızartıcı maddeden işinden çıkarılırsa, bunu kanıtlaması en az 2-3 sene sürer. Bu da işsizlik maaşından yeni bir işe girmeye kadar tüm kapılarını kapatır. Şimdi bu ahlaksız teklif ortada dolaşıyor. Taze Bakan bence ilk önce buna mercek tutsun.
[email protected]