Et fiyatlarına yetişilemeyen ülkede ürün çeşidi açılımı yapıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, et fiyatlarındaki anormal artışı yorumlarken dana ve kuzu karşılaştırması yaparak, tercihlerin fiyatları tetiklediği savını ortaya attı ve dolaylı yoldan da rakamların böyle şiştiği imasında bulundu.
Hayvancılık sektörü açısından söyledikleri doğru. Ülkemizin coğrafyası esasen küçükbaş hayvancılığın desteklenmesini gerektiriyor. Buraya kadar bir sorun yok. Ama insanların tercihleriyle bu üretimin şekillendiğini söylemek, genellikle kullanılan bir tespit ama çok da gerçekçi değil.
Bir restorana gitmişiz de, yemek türlerine bakarken dana eti tercihi yapıyormuşuz, bu nedenle de fazla para ödüyormuşuz gibi bir tavır, meselenin iyi anlaşılamadığını gösteriyor. Eğer bu ülkenin insanları dışarıda yemek yeme şansına sahip olduysa, önce yemek türlerine değil, fiyatlarına bakar.
Bunda tercihten çok ödenecek bedel belirleyicidir. Ama kıyaslamayı da yaparken dana ve kuzu seçenekleri arasında değil, tavuk ve dana ya da kuzu eti üzerinden yaparlar. Ayrıca koyun etinin de ucuz olduğunu sanmıyorum.
En büyük bonknot olan 200 TL’ye ülkede bırakın et almayı, bir kilogram kıyma alınamıyorsa, orada ortaya çıkan problem, besin türünden çıkmış demektir. 80’li yıllarda da benzer bir açılım yapıldığını yaşı yetenler hatırlayacaktır.
O süreçte de et yerine aynı besin değerlerine sahip olduğu için mercimek yenmesi öneriliyordu. Meşhur bir Ayşe Teyze vardı ve ekrana çıkıp, gazetelere beyanat verip, buna ikna etmeye çalışıyordu.
Oysa bir toplumun, özellikle çocuklarının gelişiminde et tüketimi önemli başlıklardan biridir. Ben değil, uzmanlar söylüyor. Koyun eti koktuğu için tercih etmeyenler olabilir mi? Elbette olabilir. Ama bu kişisel bir tavırdır. Yani ıspanak yemek varken et yemeyi tercih edenler, ıspanak tüketmedikleri için et fiyatlarının artışının nedeni olabilir mi? Koyun ile dana arasındaki ilişki de bundan farklı değil.
Ayrıca bu ülkenin insanları koyun eti koktuğu için yemiyorsa, neden her yıl Kurban Bayramı’nda küçükbaş kesim tercihleri daha fazladır? Çok büyük bir fark olmadan rahatlıkla bir danaya ortak girip, kurban ibadetlerini bu şekilde yapabilirler değil mi?
Ama toplumun geneline baktığınızda kurban eti dendiğinde küçükbaş öne çıkar. Bu neden önemli? Herkesin kurban ibadeti yapmak için satınalma yapamadığını biliyoruz. İbadetin özelliğine bağlı olarak kesilen etlerin de paylaşıldığı açık.
Et almaya, fiyatları nedeniyle yetişemeyen, ama akrabadan ya da komşudan gelen eti buzdolabına atıp, küçük küçük tüketen insanların dana eti stokladığını mı sanıyorsunuz? Kokuyor diye kurbanda gelen etleri yemediklerini mi düşünmeliyiz?
Bakan Nebati, sektörel bir tartışmayı insanların tercihiymiş gibi yansıtarak hata yapıyor. Çünkü bu ülkenin geçim derdindeki vatandaşlarının, et tüketirken tercihleri değil, mecburiyetleri etkendir.
Dana ya da koyun tartışmasına girip, buradan fiyatları normalleştirmeye çalışacağımıza, önce düşen satın alma gücünü, üretim yapılamadığını için ithal ete yönelimi, reyonlara konulurken etiket ile ayrılmadığı için yerli fiyatına ithal et satılmasını, üreticinin para kazanamamasını, tüketicinin de ulaşamadığı bir ürünün gerçek durumunu konuşalım.
Çünkü diğer seçenekler sadece bahaneden ibaret kalıyor ve boş laf karın doyurmuyor.
[email protected]