Tüketici güveni TÜİK verilerine göre Mart ayında, bir önceki aya göre yüzde 2,9 azaldı. Peki artsaydı ne olacaktı? Bu her şeyin iyi gittiğini mi gösterecekti? Aslında istatistik bilimi açısından öyle. Ama biz çok uzun zamandır buradaki kontrolü kaçırdık.
Bu tip anketler, mevcut durum hakkında bilgi verirken, geleceğe yönelik de eğilimleri gösterir. Fakat bunu yapmanızın kıymeti olması lazım. Şayet gerçeklikle ilgisini yitirmiş bir çerçevedeyseniz istatistik, durum okuması adına sağlıksız bilgiler verdiği gibi yapılacaklara ve tespite yönelik de büyük sapmalar ortaya çıkarır.
Bu nedenle yeniden düzenleme yapıp, bir çok gerçekliği yerine oturtmadan açıklanan bu tip anketlerin hiçbir anlamı yok. Aynı durumu satın alma yöneticilerinin eğilimlerinden enflasyona kadar her veri için söylemek mümkün.
Bu kadar veri sapmasının olduğu bir ortamda tüketici güvenini nasıl ölçersiniz? Esnaftan başlayın… İç piyasadaki hacim, ödeme şekilleri, taksit sayısı, düşen iş hacmi en güzel sağlama yöntemlerinden biridir.
Peki esnafın doğru söylediğini nasıl anlayacaksınız? Bir ülkede sık sık vergi yapılandırması çıkıyorsa, kiralar ödenemediği için alacak verecek problem artıyorsa, mahallenizde, sokağınızda sık sık dükkan kapanıyorsa orada durup düşüneceksiniz.
Fiyatların artışından şikayet artmışsa, tüketim ihtiyacı kredi yoluyla karşılanıyorsa, kullanılan kredi miktarı, kişilerin gelir seviyesinin çok üzerine çıkmışsa ve artık kıpırdayacak noktaları kalmadıysa filmin sonuna gelmişsiniz demektir.
Çay, simit, tavuk döner gibi ürünler artık fiyat olarak tüketiciyi zorluyorsa, et ve benzeri gıda maddelerinin bedeli ulaşılmaz hale geldiyse orada zaten bir tüketici güven artışından söz edemezsiniz.
Bu kadar günlük ve basit giderler karşılanamıyorsa, tüketicinin gelecek döneme ilişkin beklentilerini ölçerken baz alabileceğiniz başka kriterler var demektir. Simit alamayan küçük ev aleti alamaz.
Kira ödeyemeyen konut fiyatlarına yetişip ev borcuna giremez. Taksiye binemeyen, minibüs, otobüs gibi ulaşım giderlerini karşılamakta zorlanan otomobil alma konusunda bir tüketim eğilimi gösteremez.
Çocuk bezi alamayan evlenmeye ve bu yolla evliliğe dair masrafların altına girmekten imtina eder. Tüm bunlar da tüketimi kısar. Şayet bu koşullara rağmen orada tüketim artışı varsa ve harcama kontrolsüz kredi ile yapılıyorsa dikkatli olmanız gerekir.
Çünkü insanların işyeri kapatmaya ya da evliliği geçtim boşanmaya bile parası yoksa, buna rağmen ülkenizdeki büyüme kredi ve kredi kartı ile tüketimden besleniyorsa, büyük bir tsunaminin habercisidir.
Elbette okumak isteyene… İster daha yüksek bir yerlere çıkıp çözüm konuşursunuz, isterseniz de suyun gelmesini beklersiniz. Tercih sizin…
[email protected]