Yıllar içinde ekonomiyi konuşmaya kalksak çok şey söylenebilir. Ama vatandaş adına işlerin iyi gitmediğini görüyoruz. Bu dönemi tanımlayan bir söylem seçim sürecinde ortaya konulmuştu. Ne denildi? “Çıraklık ve kalfalık dönemi bitti, ustalık dönemi için yetki bekliyoruz.”
Kendi içinde çıraklık ve kalfalık dönemi tartışmalı da olsa, ustalık döneminde gerekli yetki alındı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. İlk dönemde uygulanan yanlış ekonomik tercihler, aşırı borçlanma, tüketim ekonomisi üzerinden kamu gelirini kurgulama, üretmenin zorlaşması ve elde avuçtakini özelleştirme adı altında satmak, ustalık döneminin çıktısı olarak önümüze geldi.
Daha acısı, dün yapılan yanlışların faturasını hep birlikte ödemek gerekirken, bu fatura vatandaşın sırtına bindirildi. Ne yolla? Önce ‘al ver ekonomiye can ver’ denildi, daha çok borca batırıldı.
Sonrasında dış güçler denildi, dolar başta olmak üzere döviz politikasında dramatik hatalar yapıldı. Akabinde yanlış hedefler, gerçekçi olmayan yaklaşımlar ve planlamadan uzak ekonomi yönetimi ve durdurulamayan gereksiz harcamalarla, akıl dışı adına proje denilen işlerin faturası fakirleşmeyle birlikte önümüze konuldu.
Dünyada paranın kısıtlanmasıyla birlikte finanse edilmekten de uzaklaşan sorunlu ekonomik yapı, dolaylı vergilerden aşırı borçlanmaya kadar, kurdan enflasyona uzanan bir çizgide satın alma gücünü tamamen eritti.
Arada bir de pandemi geçirdiğimizi unutmamak gerekir. Dünyanın gelişmiş ekonomileri vatandaşlarına ve küçük işletmelerine karşılıksız trilyonlarca dolar ya da avro yardım yaparken, bizde ya IBAN verildi ya da müjde diye yeni kredi, yani borçlanma seçeneği sunuldu.
Geldiğimiz noktada tüketicisinden işletmelerine kadar herkes borca batmış, 2,1 trilyon TL bütçe açığı veren, üzerinde kur baskısı yaşayan, enflasyonundan işsizliğine her gerçeğini rakamlarla örten bir yaklaşım içinde eridik.
Tüm bunlar yetmediği gibi Mehmet Şimşek’in ikinci dönemi başladı. Elbette Albayrak ve Nebati kasırgasının üzerine… İlk döneminde dünyadan para akışı olduğu için işleri kendi yürüttüğünü zanneden Şimşek, parasızlık ortamında, insanlara ‘yeme, içme, yaşama ki enflasyon düşsün’ oynamaya başladı.
Rasyonelleşme diye ortaya çıkıp, önce verileri gerçekle buluşturması gerekirken oraya yönelmeyen, finansman aramak için kapı kapı dolaşırken, dünyadaki yeni ekonomik dönüşümü yeterince algılayamayan Bakan, fedakârlık adı altında önce tüketiciyi, sonra de firmaları yok sayan, bu arada da rakamlar üzerinden algıyı yöneterek ekonominin düzeleceğine inanan bir hatalı yaklaşımla her şeyi alt üst etti.
Yani işin özeti, 22 yılın sonunda geldiğimiz noktada, çıkarlıktı, kalfalıktı derken, ustalık dönemiyle birlikte işler içinden çıkılmaz bir alana kaydı ve sonunda ne oldu dersiniz? Ustalık döneminden vatandaş çırak çıktı. İşte size bir çırpıda ekonomi yolculuğu…