Bu ülkenin Yeşilçam’dan armağan simgesidir Vatandaş Rıza... Cüneyt Arkın’ın hayat verdiği bu karakter, dünden bugüne bize gösteriyor ki, sokaktaki adamın durumu hiç değişmedi. Sadece zamanında kıt kanaat geçinen Rıza, bugün açlık sınırının altında yaşıyor.
Bir zamanlar onu idare eden mahalle esnafı vardı. Bakkalı, manavı veresiye defterine yazar; Vatandaş rıza da aybaşından aybaşına hesapları kapatırdı. Bugün ise o esnafın yerini bankalar, krediler ve kredi kartları aldı ki; onlar idare etmiyor.
Ülkede asgari ücret aslında bin 800 TL civarında... Bunun üzerine asgari geçim indirimi koyduğunuzda 2 bin 20 TL yapıyor. Fakat Türk-İş yıllardır yaptığı araştırmanın Ağustos ayı sonuçlarına göre açlık sınırı dört kişilik bir aile için 2 bin 59 TL? Yoksulluk sınırı da 6 bin 706 TL.
Yani ailede 3 kişi bile çalışsa yoksulluk sınırını yakalayamıyor. Tek kişinin geçim ücreti ise bu çalışmada yine ortaya konulan bir gerçek. Bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 2 bin 541 TL. Dikkatinizi çekerim bu sadece yaşam maliyeti...
Dışarıda yemek isterse yok. Sinemaya, tiyatroya gitmek isterse yok. Çünkü zaten minimum geçimi asgari ücretin yüzde 25 üzerinde. Kaderin cilvesine bakın ki, Türk-İş kendi araştırmalarıyla bu gerçeği ortaya koyarken, başkanı ‘sorun çıkmasın’ diye, masadan resmi enflasyonu bile yakalamayan zam oranına razı olarak kalkıyor. Garip değil mi?
Peki tüm bunların sonucunda ne oluyor? Sokakta yaşadıklarımızı hepimiz biliyoruz. Nasıl bir geçim sıkıntısı, ulaştırmadan yiyeceğe nasıl zam oranları geldiğini, havaların soğumaya başlamasıyla nasıl kara kara düşünen insanlar haline geldiğimizi görüyoruz. Fakat bize inanmıyorlar. O zaman biz de devletin resmi kurumunun sonuçlarına bakarız.
TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları 2018 raporuna göre, rakamlar bize öncelikle gelir adaletsizliğinin hızla bozulmaya devam ettiğini gösteriyor. Gini katsayısı ile ilgili teknikle sizi boğmayacağım. Ama sonucu şu: Gelir adaletsizliği büyüyor.
Toplumun yüzde 13,9’u resmen yoksul. İlginçtir iktidarın oy aldığı genel kesim olan okur yazar olmayan kesimde yoksulluk yüzde 27,5. Taksit ya da borç ödemesi olan kişi oranı, nüfusun yüzde 70,4’ü...
Maddi yoksunluk oranı yüzde 26,5... Yani ülkede yaşayan her dört kişiden biri ve hatta fazlası resmi rakamlara göre bile maddi yoksunluk yaşıyor. Ne bu? Resmi araştırmadan paylaşayım: “Finansal sıkıntıda olma durumunu ifade eden maddi yoksunluk; çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon ve otomobil sahipliği ile beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir haftalık tatil, kira, konut kredisi, borç ödemeleri, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek ve evin ısınma ihtiyacının ekonomik olarak karşılanamama durumu ile ilgili hanehalklarının algılarını yansıtmaktadır.”
Resmi rakamlarda bile buram buram yoksulluğun koktuğu bu ülkede ise sizce biz bunu ne kadar gündemde tutuyoruz? Önünüze getirilen televole gündemlerin tamamı işte bu nedenle? Bize; ‘cambaza bak’ oynatıp, kendi sorunumuza yabancılaştırıyorlar. Günün sonunda ise kader değişmiyor. Vatandaş Rıza, eskisinden daha aç ve borçlu yatağa giriyor.
[email protected]