İktidarın bir numarasından, son sırasına kadar ekonominin ne kadar iyi olduğuna dair bir ikna çalışması aldı başını gidiyor. Açıkça insanlara, kendi gerçeklerine yabancılaşması isteniyor. Bir rakam tutturulmuş ve onun üzerinden ‘her şeyin yolunda olduğu’ konusu ısıtılıp, gündeme geliyor.
Oysa iktidar partisinin çok sık anket yaptıran ve bunun sonuçlarına göre bir konu bütünlüğü içinde söylemlerini geliştiren bir yapıda olduğunu biliyoruz. Ama ilk kez ortaya çıkan veriler, vatandaşın nabzı iktidarın görmezden geldiği bir yapı olarak ortaya çıkıyor.
Bilhassa ekonomik sorunları, sıcak parayla örtmeyi başaran bir filmi izledik. Lakin bu kez ekonomi yönetimi de, Beştepe de bu sorunun örtülemediğinin farkında... Genel geçer laflarla ekonomik sıkıntılar geçiştirilirken, hamaset dolu söylemler ile gündem değiştiriliyor.
Oysa sokak iktisaden yanıyor. Bunun en açık göstergesi ise, tüm iyimser ve sonuçları iktidar lehine çevirmekte mahir TÜİK dahi, sıkıntıyı gizlemekte güçlük çekiyor. Ekonomi Bakanı Zeybekçi, birinci çeyrek rakamlarıyla yine 7 büyümenin yakalanacağı savını anlatırken, güven anketlerindeki çöküş, sokaktaki insanın bu büyüme ile ilgili artık algı yönetiminin yapılamadığını kanıtlıyor.
Son dört aydır ekonomik güven endeksi gerilemeye devam ediyor. Bu süreçte geçtiğimiz yıla ait G20’nin en büyük büyüme rakamının yakalanmış olmasına da dikkatinizi çekerim. Demek ki vatandaş artık kendini kandıramıyor.
Güven endeksini oluşturan alt dilimlerin bir tanesinde bile olumlu seyir yok. Tüketici, reel kesim, hizmet sektörü, perakende ve inşaattaki güven azalmaya devam ediyor. Peki dün de benzer bir tablo varken vatandaş neden ikna olmuyor?
Aslında sorulması gereken kritik soru bu. Asgari ücretin bin 604 TL olduğu ülkede, açlık sınırı bin 680 TL, yoksulluk sınırı da 5 bin 473 TL’ye dayandı. Birçok insanın evine 5 bin TL girmediğini ve artık bunu göz ardı edebileceği krediler ve kredi kartlarının tıkandığını, ödenemez noktada olduğu dikkate alırsanız; sonuç şaşırtıcı değil.
İşsizliğin yükselmeye devam ettiği, buna rağmen insanların işsiz sayılmadığı, ama artık geçinemediği ya da borçla sıkıntısını öteleyemediği bir fotoğraf içerisinde bu güven endeksinde çöküşün doğru okunması gerekiyor.
İktidar ilk kez anket sonuçlarına, ekonomik sonuçlara değinmeden bir seçime gitmeye hazırlanıyor. Bence bu baskın seçimin en önemli iki başlığı bu. Anketsever iktidarın sokağın nabzını yok sayması, vatandaşın da ilk kez çekinmeden yaşananlara tepki vermeye başlaması.
Sadece bu gerçek bile Türkiye’nin bir numaralı sorununun ekonomi olduğunu ve diğer problemlerin buradan beslendiğini net bir biçimde gösteriyor. Bunda Cumhurbaşkanı ve Bahçeli’nin seçim için ekonomik sıkıntılar itirafının da büyük rolü olduğunu söylemek lazım.
Siyaset ilk kez ne yapacağını bilemiyor ve vaatler karşılığını bulup, güven oluşturamıyor. Tüm bu sonuçların Nisan itibariyle olduğunu düşünürseniz, önümüzdeki süreçte yönetilmesi ve konuşulması gereken tek konu başlığını bulursunuz: Vatandaşın cebi...