Yaşam zorluğu, giderlerin karşılanamayacağı gelir artışları, her geçen gün satın alma gücündeki düşüş ve borçlanma olanağının kalmadığı gibi gerçekler ortadayken, yeni yılda da gerçekleşen değil, hedeflenen enflasyon üzerinden zam verilmesinin esas alındığı vatandaş yine hedefte.
Ekonomi yönetimi söylemine baktığınızda enflasyondaki düşüşü, insanlara ‘zararına mal sat’ mesajıyla verirken, gelirde de sırtını tüketecek olanlara dayadı. Hani israftan kaçınacaktık; en büyük tasarrufu kamu yapacaktı?
Elbette yine söylemden öteye gidilemedi. Bir tarafta yeni araç kiralamaları ve alımlarıyla anlamı çözülemeyen bir itibar kriteri, öte tarafta iki hafta üst üste semt pazarında aynı paraya aynı ürünleri alamayan insanlara yüklenmek. Bundan daha büyük bir çelişki olabilir mi?
2024 bütçesi ile ilgili süreç başladı. Başlar başlamaz gördük ki 4 trilyon TL’ye yakın KDV ve ÖTV beklentisiyle yine gelir mecali kalmamış tüketicinin üzerine yıkılmış. 2,5 trilyon TL’ye yakın KDV ve 1,4 trilyon TL’lik de ÖTV geliri bekleniyor.
Sadece bu haliyle bile yüzde 52,7’lik gelir içindeki pay hedefi konulmuş. Oysa bunun da iyimser olduğunu biliyoruz. Bu ülkede vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payı yüzde 70’lerden aşağıya hiç düşmedi.
Üzerine gelecek vergi, resim, harçlar ve hatta cezalarla birlikte yine kamunun plansız ve öncelik şaşmış harcamalarının faturası, gelirini tamamen kaybetmiş ya da geliri giderini karşılama gücünden tamamen kopmuş insanlara kesiliyor.
Elbette devlet bizim ve harcamalarını vatandaş olarak biz karşılayacağız. Ama bunu yaparken, harcanan paranın hesabını soramıyorsak, öncelikler arasında yer almıyorsak, biz harcadıkça yeniden pere istenip, vatandaş para isteyince ‘para yok’ deniliyorsa, ortada bir sıkıntı var demektir.
Ayrıca bu KDV ve ÖTV oranları bir başka şey daha anlatıyor. Demek ki, üreterek büyüyen değil, tüketerek büyüyen olma hedefinde bir değişiklik yok. Yine dikkat çekici bir çelişki var ki, evlere şenlik.
Ekonomi yönetimi enflasyonun nereden kaynaklandığını düşünüyor? Gerek Merkez Bankası’nın gerekse Mehmet Şimşek’in açıklamalarında net ortaya konuldu ki talepten... Gerçek bu olmadığı halde, talep ve tüketimden gelecek kaynaklarla bütçenin gelir tarafını toparlamaya çalışmak, enflasyonla mücadele adına ne kadar tutarlı?
15 milyon emeklinin yarısının 7 bin 500 TL aldığı, çalışanların yüzde 65’inin DİSK-AR verilerine göre asgari ücret ve biraz üzerinde maaşa ulaştığı ve tüm bunların açlık sınırının altında olduğu bir ülkede nasıl bir talep oluşmuş olabilir ki enflasyonu tetiklesin?
Gözüken o ki, 2024’te de hayatımızdaki zorluklar değişmeyecek ve yine gözüken o ki, seçimi düşünürsek yılın yarısında yine bütçeyi bitirip, yeni bütçe yapacaklar. Üstelik tüm bunları bize hangi kritere göre belirledikleri yüzde 33’ü baz alarak yapacakları zam ortamında sunacaklar. Çok merak ediyorum bu hangi aklın eseri?
[email protected]